Teknoloji

Türkiye, Rusya ile Batı arasında diplomatik bir köprü olarak

Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, dünyanın dört bir yanındaki uluslar büyük bir rehberlik arayışı başlattı. ABD, yeni dünya düzenini tek başına kuramadı ve dünyaya nezaret eden yapı olarak kalmayı başaramadı. Çin bir yandan adım adım yükselmeye devam ediyor. Öte yandan Rusya, Batı’nın başını ağrıtmaya devam ediyor. Sonuçta Hindistan, Endonezya, Türkiye, Meksika ve Brezilya gibi büyük nüfusa sahip ülkeler büyümeye devam ediyor.

Dünyanın her devleti, halkının korunmasını, dolayısıyla bir güç dengesini güvence altına almak için ittifaklar arar. Dünyadaki mevcut hızlı ve dengesiz değişim, jeopolitik konumu nedeniyle Türkiye için önemli tehditler oluşturmakla birlikte, bölgesel bir güç olarak da fırsatlar sunmaktadır.

Türkiye, jeopolitik konumu ve doğası gereği bu denge kaymasının ilk farkına varan ülkelerden biri olmuştur. Türkiye ise tüm klasik dönem siyasetini terk ederek, geleceğini sağlam temeller üzerine oturtmak ve yeni bir dış politika ve güvenlik paradigması oluşturmak için çok taraflı, çok yönlü bir dış politika izlemeyi seçmiştir.

Suriye savaşında terör örgütü PKK ve DEAŞ tehdidiyle karşılaşan Türkiye, savunma sistemindeki açığı kapatma kararı aldı. NATO müttefiki olan Türkiye, Rusya ile stratejik bir konuda diyalog kurmaktan çekinmemiş ve özellikle füze saldırılarına karşı korunmak için S-400 uzun menzilli hava savunma sistemi satın almıştır.

Klasik paradigmayı uygulayan siyasetçiler, özellikle de Türk muhalefeti, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) çabalarını ve paradigma değişimini algılama kapasitesini güçlükle anlıyor ve takdir ediyor. Türkiye, sadece Rusya ile değil, Ortadoğu’daki ilişkilerini de yeniden düzenledi. Özellikle Libya ile kurulan ittifak, küresel dengelerin nasıl değişebileceğinin göstergesiydi.

Öte yandan Türkiye, ABD ile bağlarını belli bir seviyede tutmaya çalışırken, Avrupa Birliği ile güçlü ticari ve siyasi ilişkilerini sürdürmüştür.

Parlayan yıldız

Türkiye, on yılı aşkın süredir oluşturduğu bağımsız, dengeli, tutarlı ve proaktif dış politikasının sonucu olarak Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte dünya sahnesinde parlayan bir yıldıza dönüşmüştür. Savaş başlayınca Batılı devletler Rusya’ya ambargo uyguladı. Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’daki işgalini haksız bulurken, Rusya ile ilişkilerini sürdüreceğini açıklayan dünyadaki tek ülke oldu. Hindistan, İran, Suudi Arabistan ve Çin gibi Rusya yanlısı bir duruş sergileyen ülkelerin hiçbiri Rusya ile Batı arasında benzer bir rol oynayamadı.

Türkiye’nin çok yönlü ve çok taraflı diplomatik pratiği ve savaş sırasındaki tarafsız duruşu, dünya siyasetinde tipik bir sahne olmayan Dolmabahçe görüşmelerinde Erdoğan’ın Ruslar ve Ukraynalılar tarafından eş zamanlı alkışlanmasına neden oldu.

Tahıl krizinin çözümü

Rusya ve Ukrayna birlikte dünya tahılının %30’unu sağlıyor. Savaş, her iki ülkenin ihracatının kendi ihracat pazarlarına ulaşmasını engelleyince, dünyanın imtiyazsız ülkeleri açlıktan ölmenin eşiğine geldi. Taraflar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in huzurunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kolaylaştırıcılığında ilk tahıl anlaşmasını imzalayınca dünya derin bir nefes aldı. Bugün yine bir gıda krizi patlak verdiğinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşen Erdoğan, sorunun çözümü için kritik ipuçları verdi ve sonunda tahıl anlaşmasını yeniden rayına oturtmayı başardı.

Türkiye’nin dış politikada tüm taraflara karşı güvenilir, tarafsız, etkili ve güven verici tutumu, tahıl krizinin, esir mübadelesinin çözülmesinde ve Rus vatandaşlarının Rusya ile diyalog kurmak için Avrupa’ya ve Avrupa kurumlarına erişiminde önemli rol oynamıştır. .

Bugün atılan bu kritik adımlar gelecekte Ukrayna veya Batılı ülkeler ile Rusya arasındaki barış görüşmelerinin zemini olursa, yine Türkiye’nin rol oynayacağını düşünüyorum. Bu nedenle Batılı devletlerin ve Rusya’nın bu zaman diliminde Türkiye’den sağduyulu bir tavır alması gerekiyor. Rusya-Ukrayna savaşı, Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak rolünü ve Erdoğan’ın diplomasi ve liderlik kapasitesini ortaya koydu. Bu kapasite, dünya barışı için bir umut olurken, terör örgütlerini ve muhalefeti rahatsız etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu